Ana Sayfa » Köşe Yazıları » AB diye diye

AB diye diye

AB diye diye


24 Eylül'de yapılacak seçimler öncesinde Almanya'da Başbakan Merkel ve rakibi Martin Schulz, TV ekranlarında kozlarını paylaştı. Ülkede azımsanmayacak sayıda Müslüman Türk'ün yaşıyor olması Türkiye ile ilgili özel bir başlık açılmasına da neden oldu.

İslamafobinin Avrupa'daki seçim kampanyalarında oy için kullanıldığından bahsedilse de, esasen Hıristiyan kültürü ile yetişen bireyler olduklarından adayların bu konudaki görüşleri bizce olması gereken bir durum.

Merkel konuşmasında, Türkiye'ye ekonomik baskıyı arttırmak istediklerini ifade etti.

Rakibi Shulz ise, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerini keseceğini belirterek, ödenen mali yardımların da dondurulacağını savundu.

İki siyasetçi de, 3 milyonu aşan Suriyeli mültecilerin Türkiye'de tutulmasında ve bu konuda yardım yapılmasında görüş birliğine vardı!

Konuşmayı takiben AB Bakanı Ömer Çelik, "Tuğlaları popülizm olan bir Berlin Duvarı inşa ediyorlar. Bu tavır, tüm Avrupa'yı popülizmden inşa edilmiş bir Berlin Duvarı ile kuşatmaktır. Bu Avrupa'yı içe kapatmaya karar vermektir" cevabını verdi.

7-8 Eylül'de Estonya'da yapılacak AB Dışişleri Bakanları Zirvesi'ne katılacak bakanın bu cevabı, kendilerini Türkiye tarafı değil de, Müslüman Türk'ü Avrupa'da istemeyen, onu sadece Avrupa'ya geçecek mültecileri tutacak bir stepne olarak görenlerin safına geçip onlar gibi düşünen biri olarak göstermektedir.

"Avrupa içe kapanacak" diyen bakanın vazifesi "Avrupa'yı düşünmek değil, Türkiye'nin itibarını ve ekonomisini düşünmektir."

Avrupa'yı Avrupa yapan, sanayi devrimine katkı sağlayan Türk işçilerdir, Türklerdir.

Halen Avrupa bunu anlamamışsa, bu saatten sonra zaten bir şey anlatamayız.

1960'lı yıllardan sonra Avrupa'ya çalışmaya giden Türk insanı her ne kadar 3 milyon deniliyorsa da 10 milyonun üzerindedir.

Bunun bile çetelesini tutamayan siyasetin bu konularda söz sahibi olması ve çözüm bulması da mümkün değildir.

'Avrupa, Avrupa' diye diye Avrupalı mı olduk acaba?


Prof. Dr. Haydar Baş 7 Eylül 2017 tarihli köşe yazısı - Yeni Mesaj Gazetesi