Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Arakan'a ağlamak yetmez

Arakan'a ağlamak yetmez

Arakan'a ağlamak yetmez


Arakan'da 3 günde 3 bin Müslüman katledildi.

Yeryüzünde vuku bulan savaşların asıl nedeninin inançlar olduğunu her zaman ifade ediyoruz.

Arakan'da Budistler ile Müslümanlar üzerinden devam eden savaşta da maalesef Müslümanlar dünyanın gözü önünde kıyıma tabi tutuluyor.

Geçmiş yıllarda benzerini gördüğümüz vahşete sadece "Müslümanlar ölmesin" demek elbette yetmiyor ya da üyeleri arasında İslam düşmanlığı zirve yapmış BM'yi göreve çağırmak…

Arakan Halkıyla Dayanışma Kurumu Başkanı Selimullah Abdurrahman, Myanmar rejiminin baskı ve katliamları sonucu son iki haftada 100 bin Arakanlı'nın Bangladeş'e sığınmak zorunda kaldığını belirtti.

Abdurrahman, 6 milyona yakın Müslüman nüfusu ile Arakan'ın 1980, 1991, 2012 ve bugünlerde bölgede sistematik 'göç ettirme ve bölgeyi boşaltma planıyla' karşı karşıya kalındığını vurguladı.

Peki, bu orta büyüklükteki Güney Asya ülkesinde 'neden Müslüman avı var' hiç düşündünüz mü?

Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Mısır'da hangi gerekçe varsa, Arakan'da akan kan için de aynı gerekçeyi düşünün. Yani kaynakları…

Hindistan ve Bangladeş'e sığınamayan Müslümanların toplandığı bu coğrafyanın esas önemi; doğalgaz, petrol, kıymetli taş bakımından işlenmemiş bir halde olmasında yatıyor.

Buna bir de ABD Deniz Kuvvetleri için Myanmar'ın konuşulduğunu ekleyin. Neticede kaynakları ve konumu gereği ABD'ye hizmet etmesi gereken, Müslüman nüfustan arındırılmış bir ülke gerekiyor.

Burada, Amerika ile Çin'in rekabeti de söz konusu.

Arakan'ın başkenti Sittwe, Çin'in petrol boru hatlarının geçtiği en önemli bir liman konumunda.

Yani Müslüman kıyımı kadar, ABD ve Çin'in kaynakları paylaşım savaşı da aktif bölgede…

Bu tabloda sizce BM, Müslüman kıyımına ses çıkarır mı?

Ya da Müslümanlar ölmesin diye tedbir alır mı?

Irak'ta, İran'da Şii ile Sünni'yi birbirine kırdırıp karışıklıktan istifade edenler, şimdi de Budistler ile Müslümanlara aynı oyunu oynuyorlar.

Sünni dünyanın başı olarak görülen Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak Müslüman dünyayı harekete geçirecekse, önce olayları doğru okuyabilmelidir.

Afganistan'da, Suriye'de yaşananlar, Batı'nın kaynaklara erişim savaşında önünde tek bir Müslümana tahammül edemediğini gösteriyor.

Bu noktada ABD'nin elinde oyuncak olan Arap-İslam alemi ya da olaylara seyirci kalan Türk-İslam dünyası ve en başta bu ülkeleri harekete geçirecek lokomotif Türkiye'nin Batı'nın ikiyüzlü yaklaşımını görmesi şarttır.


Prof. Dr. Haydar Baş 6 Eylül 2017 tarihli köşe yazısı - Yeni Mesaj Gazetesi