Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Sabır ve şükür

Sabır ve şükür

Sabır ve şükür


Mübarek Ramazan ayını idrak ediyoruz. Kul olmakla vazifeli bizlerin bu vazifeyi en güzel şekilde öğrenebileceğimiz bir ay içindeyiz.
Borçlarından, hastalıktan, hayatından şikayet edenler var.
İyi bilelim ki, kulluk yolunda sabır ve şükür gerekir.
Sabır ve şükür birbirinin kardeşidir. Ticarette nasıl kar ve zarar ortaksa, kullukta da bu iki hal ortaktır.
Allah'ın bizleri denediği hal çile, meşakkat, hastalık, yokluk, sıkıntı ise bunlara isyan etmemek gerekir. Orada, "Ben Cenab-ı Hakk'ın mahlukuyum" deyip, başını öne eğeceksin. İşte bu hal sabırdır.
Nasıl bir öğretmen sınavda öğrencinin istediğini değil de kendi dilediğini sorarsa; imtihana tabi kulu da Allah istediği gibi deneyecektir.
Mademki bu alemin sahibi Yüce Rabbimizdir, bizi de öyle deniyor. Bunların hepsi bizim hayrımızadır.
Resulullah Efendimiz, "Allah sevdiği kuluna bela verir" buyurur. Mesela sizin sabaha kadar dişiniz ağrır. O diş ağrısına sabrederken, "Aman Allah'ım! Şifa ver Allah'ım" der durursunuz. Bir ağrı ile Allah ile aranızdaki irtibatı kurarsınız. O ağrı sabaha kadar Yüce Allah'ı zikretmeni O'nu unutmamanı sağlar.
İşte belalar ile kul, kulluğunu idrak eder.
Nimetlerde ise kişinin "adam sen de" deme ihtimali daha çoktur.
Asr suresi bu manada çok enteresandır: "Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır."
Hüsranda olmamak için, güzel ameller işlemek, ibadetlere devam etmek, fakire fukaraya el uzatmak gerekir.
Hz. Musa döneminde bir çoban "Ya Musa ne olur bana dua et, şu çobanlıktan kurtulayım" der.
Hz. Musa, "Allah senin çobanlığın daim etsin" diye dua buyurur. Çoban kızar ve ona, "Ben senden bu halden kurtulayım, hanlarım hamamlarım olsun diye dua istiyorum, sen bana çobanlık duası ediyorsun" der.
Günlerden bir gün çoban zengin olur. Yoldan Hz. Musa'nın geçtiğini görünce evine misafir eder ve "Ya Musa, beni hatırladın mı? Senden dua istemiştim de, onu bile esirgedin benden. Ama bak şimdi nelerim var" der.
Hz. Musa "Benim karnım aç" der. Yemek getirilir, yerken Hz. Musa,
"Ey çoban! Seninle ilk karşılaştığımızda ne yedik?"
"Peynir-ekmek."
"Şimdi?"
"Gene peynir ekmek yiyoruz." O anda, çobanın hizmetçisi içeri girerek, "falan yerdeki kervanımızı eşkıyalar bastı" diye haber verir. Çoban, "Bırakın bir yemeği huzurla yiyelim" deyince, Hz. Musa, "Bir yemeği bile huzurla yiyemiyorsun. O gün de çobandın, bugün de. O gün 50-60 koyunla imtihan ediliyordun; bugün zenginlikle" buyurur.
Kısaca eğer şükrünü edemezseniz, zenginlik büyük bir azap kaynağı olur.
Hud suresinin 112. ayetinde Peygamberimize hitaben: "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol Muhammedim" buyruluyor.
Allah bu hali hepimize nasip eylesin.