Ana Sayfa » Köşe Yazıları » AB'ye neden inanıyoruz?

AB'ye neden inanıyoruz?

AB'ye neden inanıyoruz?


Yarım asrı geçen Avrupa Birliği (AB) üyelik sevdamız nedense bir türlü bitmiyor. Tanzimat döneminde başlayan batı hayranlığının halen ve neye mal olursa olsun devam ettiğini görmek çok acı.
Türkiye'nin önünde büyük bir Türk dünyası, Arap alemi, Uzakdoğu ve onunla menfaat çatışması yaşamadan iş birliği yapacak farklı ülkeler varken, ısrarla ve inatla Avrupa demek ne ile izah edilebilir acaba?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dünya İnsani Zirvesi'nde, AB'nin vize muafiyeti konusunda tavrı değişmezse, Geri Kabul Anlaşması'nın Meclis'ten geçmeyeceği yönündeki restine karşılık, AB Komisyonu'ndan açıklama geldi.
AB Komisyonu, "Geri Kabul Anlaşması, vize serbestliğinde ön şarttır" dedi. Yani AB, Erdoğan'ın restine rest çekerek karşılık verdi.
Aynı konuda Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, "Şayet vize serbestisi için gerekli koşullar yerine getirilmezse, vize serbestisi de olmayacak" diye konuştu.
Kısaca, 1 Temmuz 2016'da yürürlüğe girmesi konuşulan vize muafiyeti, esasen bu son restleşmeler ile tarihe karışmıştır. Tıpkı yıllar evvel AB'ye inanarak tek taraflı Gümrük Birliği'ne geçişimiz gibi, AB'ye inanmak yine zararımıza olacak…
O tarihten bu yana milyarlarca dolar zarara uğrayan Türkiye, şimdi ise 3 milyonu aşan Suriyeliyi batıya geçişini engellemek için topraklarında tutmaya çabalayacak.
Ve neredeyse sadece kendi imkanları ile…
İngiltere'de yayınlanan Times dergisi, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini saçmalık olarak değerlendirerek, göçmenler konusunda şu yorumu yaptı:
"Göçmen krizi de gösterdi ki AB'nin Suriye, Irak veya İran gibi ülkelerle komşu hale gelmesi çılgınlık olur. Türkiye'de 12 ila 18 milyon Kürt yaşıyor. Eğer baskılara tahammül edemez hale gelirlerse, vize serbestisini Avrupa'ya gelip iltica başvurusu yapmak için kullananlar olabilir."
AB ülkelerinde serbest gezemediğimiz gibi, AB'nin istemediklerini ülkemizde tutmaya 'evet' dedik.
Birliğe girme konusunda Türk siyaseti ve Cumhurbaşkanı samimidir.
Oysa vize muafiyeti konusundaki Erdoğan'ın restinden hemen sonra Almanya İçişleri Bakanı ve AB Komisyonu Başkanı'nın açıklamaları göstermiştir ki, AB samimi değildir.
On yıllardır 'AB bizi üye yapmaz' diyoruz.
Avrupa Birliği'nin üye olarak almasına imkan olmadığı şeklindeki öngörümüz, birkaç esasa dayanmaktadır.
AB nüfusu yaşlanmıştır; yeraltı kaynakları tükenmiştir ve birlik Hıristiyan bir topluluktur.
Batının Türkler tarafından vatanlarının işgal edileceği inancı vardır.
Yıllardır altını çizdiğimiz bu hakikatleri siyasiler neden görmek istemiyor?