Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Gerçek özgürlük gerçek hürriyet

Gerçek özgürlük gerçek hürriyet

Gerçek özgürlük gerçek hürriyet


2000'li yıllar özgürlüklerin, eşitliğin savunulması ve demokrasi söylemleriyle geçti.
Oysa insan haklarından dem vuranlar, kağıt üzerinde yazılı maddeleri hayata geçiremediler.
Medenilik insan olmaktır ve Batı medeniyetten çok uzaktır.
Teknolojide ileri gitmek, insan haklarını savunmaya, hak vermeye hatta karşındakini hak sahibi görmeye bile yetmiyor.
Gerçek medeniyet Allah Resulünün hayatındadır; O'nun Ehl-i Beyt'inin hayat şeklindedir.
Allah Resulü, Veda Hutbesi'nde kişilerin birbiri üzerinde üstünlüğü olmadığını, tek üstünlüğün takva ile olabileceğinin altını çizmişti.
Hz. Ali Efendimiz de halifelik makamına gelince Allah Resulü gibi yapmış; kabilelerin üstünlüğüne veya mevki ayrımına girmeden Beytül Mal'den (Devlet Hazinesi) herkese eşit miktarda hisse vermiştir.
Müslümanları Arap, Acem, asil ve köle gibi saflara ayırmamıştır.
Biri Arap, diğeri İranlı olan iki kadına yiyecek ve dirhemleri eşit olarak pay etmişti. Arap olan kadın "Vallahi ben Arabım, bu ise Acem" dedi. Bunun üzerine Hz. Ali ona, "Vallahi, ben bu malda İsmailoğulları lehine İshakoğulları aleyhine fazla bir hak görmüyorum" diye cevap verdi.
Hz. Ali, Ahidname'sinde şöyle der: "Halkın güçsüzlerinin üstüne yırtıcı hayvanlar gibi gitmemek, mal ve eşyalarına el koymayı ve yağmalamayı ganimet saymamak gerekir."
Hz. Ali'nin kendisini öldüren İbni Mülcem'e dahi hoşgörüyle davrandığı tarihi bir hakikattir.
"Beni öldürecek olan odur" demiş; onu neden öldürmediğini soranlara, "O, henüz Beni öldürmedi" diye cevap vermiştir.
İşte gerçek medeniyet… Fiiliyata dökülmeyen eylemlerin cezalandırılamayacağı ölçüsü... Bu hal, düşünce özgürlüğünün doruk noktasıdır.
İmam Ali Efendimiz, hutbe irad ederken sözünü devamlı kesen, cahil ve kaba bir topluluk olan Haricilere karşı hiçbir siyasi dayatma veya yaptırımda bulunmamıştı.
"Bir gün İmam Ali, camide cemaate namaz kıldırırken İbn-i Kevva adlı bir harici Hz. Ali'yi incitmek maksadıyla yüksek sesle şu ayeti okudu: Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz senin amellerin boşa çıkacak ve sen elbette hüsrana uğrayanlardan olacaksın." (Zümer, 65)
İbn-i Kevva, "Senin İslam uğrunda emsalsiz hizmetlerin inkar edilemeyecek kadar çoktur. Ancak Allah, Peygamberine bile, 'şirk koşarsan amellerin boşa çıkar' diyor. Sen de başta bize uyup hakem olayını kabullendiğin ancak daha sonra bizim gibi tövbe etmediğin için kafir oldun. Şimdi amellerin boşa gitti" demek istiyordu.
Hz. Ali, namaz sırasında kendine yapılan bu hakarete karşılık namazını bozmadı. Harici, bu ayeti birkaç kez okudu ve karşılık gelmeyince sustu.
O susunca Hz. Ali, namazda, "Sen sabret; hiç şüphesiz Allah'ın vaadi haktır. Kesin bilgiye inanmayanlar da sakın seni telaşlandırıp hafifliğe kapılmana neden olmasınlar" ayetini okudu. (Rum, 60)
Hariciler savaş için adım atmadan, onların niyetini bildiği halde ilk hamleyi yapmamıştır.
Hariciler, düşmanlık için bir yerde toplandılar ve Ali b. Ebu Talib ile O'nun yanında yer alan ashaba karşı çıkmaya karar verdiler. Bir adam geldi ve "Ey Emir'ül Müminin, bir topluluk sana karşı gelecek" dedi.
Hz. Ali, "Bana karşı gelene kadar onlarla savaşmayacağım. Gerçi öyle de yapacaklar" diye buyurdu.
Günümüzde insan hakları veya özgürlük yok diye şikayet edenler, bunları yaşayan ve yaşatacak olanlarla olmadıkça bu sorunları halledemezler.