Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma

Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma

Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma


Cenab-ı Hakk'ın sevdiği, seçtiği ve temizliklerine şahit olduğu Ehl-i Beyt beş kişiden oluşur. Hz. Peygamber, Hz. Fatıma Annemiz, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin. Sünni dünyanın Ehl-i Beyt ile tanışmasına vesile olmamızı sağlayan Cenab-ı Hakk'a sonsuz şükürler olsun.
Ehl-i Beyt, İslam'ın yaşanan hali ise, bu halkanın tek kadın neferi Hz. Fatıma (as) Annemiz bizce temeldir. Hz. Hüseyin'in soyundan gelen pak ve masum imamların annesidir. Hz. Peygamber'in buyurduğu şekliyle o, gelmiş ve gelecek kadınların en üstünüdür.
Hz. Fatıma, ahireti dünyaya tercih etmenin canlı örneğidir. Attığı her adımda Allah'ın rızasını arayan bir aşıktır.
Resulullah'ın döneminde ve rihletinden sonra İslam'ı anlatma ve muhafaza rolünü üstlenen büyük mürşidedir.
Sünni dünya Hz. Fatıma Annemizin karşısına Hz. Aişe Validemizi çıkarmaya çalışsa da, Hz. Aişe Validemizden gelen hadislerde Hz. Fatıma'nın Resulullah'ın nazarındaki yeri belirtilmektedir.
Hakim, Hz. Aişe'den rivayet ediyor: "Ben, Fatıma kadar konuşmasında ve sohbetinde Resulullah'a benzeyen birisini görmedim. Fatıma, Resulullah'ın bulunduğu yere geldiğinde, Peygamber ona 'hoş geldin' der, sonra yerinden kalkıp Fatıma'ya doğru gider; elinden tutup öper ve kendi yerinde oturturdu."
Hz. Fatıma, Peygamber'den bir parçadır.
Hz. Fatıma'nın (as) yanlarında olmadıkları bir an Resulullah (sav) Hz. Ali (as)'ye sırasıyla; Allah'ı, Resulünü, Fatıma'yı ve çocuklarını sevip sevmediğini sordu. İmam Ali (as) hepsine 'evet' cevabını verdi. Resulullah (sav): "Ya Ali (as), gönül bir tane, sevgi ise dört. Bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığıyor?" diye sordu. Hz. Ali (as) cevap veremedi ve Resulullah'ın (sav) yanından ayrıldı.
Hz. Fatıma (as) eşini üzgün görünce sebebini sordu. O da durumu ona anlattı. Üstün bir zekaya sahip olan Hz. Fatıma (as) gülümseyerek: "Ey Ali, babamın yanına git ve bu soruyu, "Ey Allah'ın Resulü (sav), sağ-sol, ön-arka diye insanın yönleri vardır. Kalbin de böyle cihetleri vardır. İşte ben Yüce Allah'ı, aklım ve imanımla; sizi ruhum ve imanımla; Fatıma'yı insani nefsimle; çocuklarımı da babalık şefkatimle severim" diye cevaplandır. Hz. Ali sevinçle kalkarak Resulullah'ın (sav) yanına gitti ve aynı şekilde sorusunu cevaplandırdı. Resulullah (sav) bu sözlerin Hz. Fatıma'dan (as) olduğunu anladı. Ve tebessüm ederek: "Ey Ali! Bu sözler senin değil ancak Peygamber ağacının dalından derilmiş bir meyvedir" buyurdu. 3 yıllık boykot döneminde yaşının küçük olmasına rağmen babasının yanından ayrılmamış, Mekke'den Medine'ye gizli hicret sırasında o da babasının ardından Hz. Ali ile beraber Peygamber'in yanına giderek O'nun hizmetine Medine'de devam etmiştir.
Hendek kazımı sırasında 3 gündür bir lokma ekmek yemeyen babasını doyuran Hz. Fatıma'dır.
Uhud Savaşında babasının mübarek dişi kırıldığında yüzündeki kanları silen ve "Resulullah'ın (sav) yüzünü kanatanlara Allah'ın gazabı daha da arttı" diyerek müşriklere öfkesini haykıran Hz. Fatıma'dır.
Hz. Fatıma babası döneminde İslam'ı kadınlara anlatan bir mürşidedir.
Babasından sonra ise hem Gadir-i Hum günü halife ilan edilen eşi İmam Ali'nin hilafeti gasp edilecek; hem de Hz. Peygamber'in hayatta iken kendisine hediye ettiği Fedek Hurmalığı elinden alınacaktır. Bundan sonraki süreç, rayından sapan İslami ölçüleri ümmete anlatmakla geçecektir.
Bu iki olay karşısında büyük bir savunma yapan Hz. Fatıma hilafet konusu hakkında Medine mescidinde irad ettiği hutbede şunları buyurmuştu: "Başkasının devesini damgaladınız (sizin malınız olmayan hilafeti gasp ettiniz). Onu sizin olmayan bir çeşmenin başına getirdiniz. Ahdinizden (Gadir-i Hum'daki biatinizden) uzun bir zaman geçmemişti."
Babasının vefatının ardından eşi Hz. Ali'nin biate zorlanması olayında kaburgası kırılacak, karnındaki bebek düşecektir.
Ölümüne yakın hasta yatağında ziyaretine gelen kadınlara şunları buyurmuştur: "Yazıklar olsun onlara! Onu (hilafeti) risalet kökünden (merkezinden) nübüvvet ve delalet temelinden, Ruh'ul Emin'in (Cebrail) indiği evden, din ve dünya işlerinde alim olanın elinden çıkardılar. Bilin ki bu apaçık bir hüsrandır."
Fedek Hurmalığı ile ilgili olarak dedikleri çok acıdır: "Mesele yağmalamaksa, öyleyse bunu da (Fedek) alın, onu hilafet devesinin arkasına yükleyip götürün, fakat şunu bilin ki onun sırtı ağır olacak, ayakları aşınacak, kusuru kalacak ve sizin için yüz karası olacaktır."
Babası Resulullah'dan sonra bir daha güldüğü görülmemiş ve çok kısa bir süre sonra O'na kavuşmuştur. Peygamber dalından bir meyve olan Hz. Fatıma, kıyamette de O'nun yanındadır. Hakim, Ebu Hureyre'den naklen Hz. Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kıyamet günü peygamberler kendi kavimlerinden olan müminlerle mülakat edebilmek için at üzerinde mahşere gelirler. Hz. Salih kendi devesine binerek mahşere gelir ve ben Burak'ın üzerinde mahşere gelirim. Burak her bir adımıyla gözün görebildiği en son noktaya kadar yol alır ve Fatıma, benim önümde hareket eder. " (Müstedrekü's Sahihayn)
"Allah kızım Fatıma'nın kalbini ve azalarını öyle imanla doldurmuştur ki, Allah'ın itaati için kendisini bütün meşguliyetlerden uzak tutmaktadır" methiyesine mazhar olmuş doruk noktada bir kul, mükemmel bir evlat, hayırlı bir eş, şefkat abidesi bir anne, ümmetin kadınlarına İslam mürebbiyesi, kısaca gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma…
Allah şefaatlerinden ayırmasın.