Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Hz. Mehdi ve öncesinde vuku bulacak hadiseler

Hz. Mehdi ve öncesinde vuku bulacak hadiseler

Hz. Mehdi ve öncesinde vuku bulacak hadiseler


Kıyametten hemen önceki günler karanlık olacak, sonra Hz. Mehdi'nin zuhuru ile kısa bir dönem İslam dininin hakimiyeti ile bolluk, refah ve adalet yaşanacaktır.
Şia inancına göre şu anda gaybet-i kübra yani uzun gaybet döneminde olan Hz. Mehdi (as) yaşamaktadır.

On iki imamın sonuncusu olan ve Hz. Hüseyin efendimizin soyundan gelen Hz. Mehdi'nin geleceği kesindir.

Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: "Mehdi benim soyumdandır. İsmi Benim ismim ve künyesi Benim künyem, şekli Benim şeklim, sünnet ve tavrı Benim sünnetim ve tavrımdır. Halkı Benim şeriatıma, dinime teşvik eder ve Rabbimin Kitabına davet eder. O'na itaat eden Bana itaat etmiştir ve O'na muhalefet eden Bana muhalefet etmiştir, O'nun gaybetini inkar eden beni inkar etmiştir."

Zuhur öncesi durumu bildiren hadislere göre, Hz. Mehdi'nin öncesinde tüm dünyada ve İslam toplumlarında zulüm, kötülük, fesat, günah ve dinsizlik yayılacaktır.

Faiz yeme, zina ve diğer kötü işler yaygın bir şekilde yapılacak; katı kalplilik, sahtekarlık, nifak ve dedikodu çoğalacak; İffetsizlik, hayasızlık, haksızlık umumileşecek, iyiliği emredip, kötülükten alıkoymak terk edilecektir.

Yine Ehl-i Beyt imamlarının, geleceğinden haber verdiği ve Hz. Mehdi'nin zuhuru öncesinde geleceğine dair işaretlerden biri de Süfyani'nin ortaya çıkışıdır.

Bazı rivayetlere göre Emevilerden Yezid b. Muaviye'nin neslindendir. Adı Osman b. Anbese'dir.

Ehl-i Beyt'e ve Ehl-i Beyt dostlarına karşı özel bir kini vardır. Kızıl suratlı, mavi gözlü, çirkin yüzlü, zalim ve hıyanetkardır.

Dımeşk, Filistin, Ürdün, Hamas ve Kaserin'i içine alan Şam bölgesinde kıyam edecek, tasarrufuna alacak ve büyük bir orduyla Irak'ta Kufe üzerine hareket edecek. Irak şehirlerinden özellikle Necef ve Kufe'de büyük cinayetler işleyecek ve bir diğer orduyu Arabistan'da Medine'ye gönderecektir.

Sufyani'nin ordusu Medine'de cinayetler işleyip Mekke'ye doğru hareket edecek. Mekke ile Medine arasında Allah'ın emri ile yer yarılarak onları yerin dibine alacaktır. Süfyani, Irak'tan Şam'a kaçacak. Hz. Mehdi onu takip etmesi için bir ordu gönderecek ve nihayet onu Beyt'ül Mukaddes'te helak edip başını vücudundan ayıracaktır.

Kısaca, Hz. Mehdi'nin gelişi öncesinde büyük bir fitne ortamı gelişecek; savaşların yanı sıra ahlaksızlık ve toplumsal çöküntü çok artacaktır.

Hakim Müstedrek'inde Ebu Hureyre'den rivayetle Hz. Peygamberin şu hadisini verir: "Resulullah "izacaenasrullah" suresini "efvaca'ya" (yani 1- Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde, 2- ve insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde) kadar okuyup şöyle buyurdu: 'Mutlaka insanlar dinden (İslam'dan) dalga dalga çıkacaklar, dalga dalga girecekleri gibi.'"

İşte böyle bir ortamda inananların ne yapması ile ilgili olarak hadislerde tavsiyeler vardır.

Hz. Ebu Musa anlatıyor, Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mümin olarak sabaha erer; akşama kafir olur; mümin olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil). (Ebu Davud, Fiten 2 (4259, 4262). Tirmizi, Fiten 33 (2205)).

Ebu Ümeyye eş-Şabani anlatıyor: "Ey Ebu Salebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin? 'Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez…' (Maide 105)

Bana şu cevabı verdi: "Gerçekten bunu iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resulullah'a sormuştum. Buyurdu ki: "Ma'rufa sarılıp, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete ) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira bu safhaya gelince arkanızda sabır günleri var demektir. O günlerde (sıkıntılı) avuçta ateş tutmak gibidir. O günlerde sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir." (Ebu Davud Melahim 17, (4341); Tirmizi Tefsir, Maide (3060), ibn Mace Fiten 21 (4014)).

Sabrın tavsiye edildiği başka bir hadis de Hz. Ebu Zerr'den (ra) rivayet edilir:

"Resulullah (SAV) seslendi:

"Ey Ebu Zerr!"

"Buyrun ey Allah'ın Resulü, emrinizdeyim" dedim.

"İnsanlara kitle halinde ölüm isabet edip, kabirlerin ücretli hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?" buyurdu.

"Benim için Allah ve Resulü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım."

"Sabrı tavsiye ederim"

buyurdu.

Sonra tekrar seslendi:

"Ey Ebu Zerr."

"Buyurun ey Allah'ın Resulü sizi dinliyorum."

"Zeyt mıntıkasının taşlarının kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?"

"Allah ve Resulü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu" dedim.

"Sana kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim" dedi.

Ben sordum:

"Ey Allah'ın Resulü (o zaman) kılıcımı alıp omzuma koymayayım mı?"

"Böyle yaparsan fitneci kavme ortak olursun" buyurdular.

Bana ne emredersiniz?

"Evine çekil."

"Evime girilirse ne yapayım?"

"Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne ört. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün" buyurdular. (Ebu Davud, Fiten 2 (4261); İbn Mace, Fiten 10 (3958)).

Öyleyse, ahir zaman alametleriyle ilgili hadislerde ikaz edilenlerin bir bir çıktığı bu günlerde yapılması gereken nefsimizi, neslimizi ve aile efradımızı ısrarla kullukta, ibadet-i taat üzere tutmak; bu konuda Allah'tan yardım dilemektir.