Ana Sayfa » Kitaplar » Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Endülüs, Avrupa'da asırlar boyu İslam'a mekan olmuş bir yerdir. 800 yıl ömür süren Endülüs İslam İmparatorluğumun halini gördükten sonra, bu hazin sonun bugün dahi bütün İslam alemini ve Müslümanları düşündürmesi gerektiği muhakkaktır.

Endülüs'te hukuki, iktisadi, zirai, siyasi vs. 800 yıl süren bir İslam medeniyetinin ardından bir tek Müslüman kalmaması
anlatmak istediğimiz hadisenin çarpıcı bir faturasıdır. Camiler kiliseye döndürülmüş, ve Müslümanlar tamamen katledilmiştir.

Avrupa'da Hıristiyanlık, misyonerlik çalışmaları ile masum görüntülerle dünyanın her ülkesine pazarlarınken: başlangıç olarak gayet samimi bir hava yaratılmaya çalışılır. Ancak hasıl olan netice, bu başlangıç gibi hoş ve samimi değildir. Gidilen yerlerde iktisadi çıkarlar ön planda tutularak ve siyasi, iktisadi, hukuki katliamlar yapılarak medeniyetler yok edilir. Mesela. Amerika'ya keşif adı altında yapılan çıkarma. Hıristiyanlığı hakim kılmak için; İnka, Aztek, Maya medeniyetlerinin yok edilmesiyle yani Kızılderililerin ortadan kaldırılmasıyla neticelenmiştir.

Afrika'da da durum bundan farklı olmamıştır. Gayet masum görüntülerle Afrika'ya uzanan misyonerler, bu bölgelerdeki yeraltı ve yerüstü kaynaklarını elde etmenin projesini hayata
geçirmişlerdir.

Ve yine Ortadoğu'da Arap-İslam aleminde faaliyet gösteren İngilizler tarafından yetiştirilip gönderilen binlerce misyonerin asıl gayesi; Osmanlı'nın bu bölgedeki hakimiyetini yok etmek, toprağını ve halkını parçalayarak kendi emellerine ve iktisadi, siyasi gayelerine alet etmektir. Ve netice de böyle olmuştur.

Dünyada misyonerlik hep bu yüzüyle insanlığa görünmüştür. Şimdi ise Oryantalizm, Diyalog gibi isimlerle ortaya çıkmasının başka bir tarzda izahı mümkün değildir. Bugün de
asıl maksat; Anadolu'yu parçalamak ve bu güzel toprakları kendi tasarrufuna almaktır. Nihai hedef budur.

Bütün bunları özetledikten sonra deriz ki; dünyanın neresinde olursa olsun çeşitli maksat ve görüntülerle yapılan savaşlar, siyasi, iktisadi, hukuki boyutlarda da görünse netice itibariyle bu mücadeleler çarpışan imanların, inançların farklı şekilde tezahürleridir.

O halde çatışan kılıçlar, kalkanlar, bombalar, tüfekler ve bunları kullanan eller haddizatında çarpışan imanların sözcülerinden başka bir şey değildir.

İşte biz bu eserimizde ana fikri bu olan olayları delilleriyle birlikte ortaya koymaya ve büyük bir tehlike olan Haçlı tehlikesinin kapımızı çaldığını ifade etmeye çalıştık. Allah her türlü tehlikelerden, hile ve desiselerden milletimizi korusun, gaflet üzere olanları da ayıktırıp, hidayet nasip eylesin.

Mutlu yarınlar, yüksek bir medeniyet, huzur ve saadet, yüce bir devlet niyazı ve temennisiyle Baki Huda'ya emanet olun.



Prof. Dr. Haydar Baş